1. (a) aynı fikirde olmak, mutabık olmak, anlaşmak, mutabakat sağlamak, (b) onaylamak, tasdik/teyit emek,
    muvafakat etmek, doğru bulmak, (c) (birisinin) tarafını tutmak.
istişare etmek Fiil
biriyle bir şey üzerinde tartışmak Fiil
biriyle konuşmak Fiil
biriyle konuşmak Fiil
kurallarla toplantı yapmak Fiil
kurallara uygun olarak toplantı yapmak Fiil
derin derin düşünmek, (bilhassa ahlâkî konularda) derin düşüncelere/tefekküre dalmak.
biriyle istişarede bulunmak Fiil
birine akıl danışmak Fiil
biriyle olan dostluğunu korumak Fiil
biriyle görüşmek Fiil
biriyle ilişki kurmak Fiil
en iyileriyle rekabet edebilir durumda olmak Fiil
bir şeye ortaklaşa zilyet olmak Fiil
biriyle müzakerede bulunmak Fiil
biriyle iyi ilişkileri sürdürmek Fiil
birsiyle münakaşaya girişmek/tutuşmak.
beyond controversy: tartışılamaz, su götürmez, gayrı kabili
münakaşa.
Question which has given rise to much controversy: Çok tartışmalara yol açan sorun.
They were having a great controversy: Aralarında şiddetli münakaşa/anlaşmazlık çıkmıştı.
(birinden fikir/akıl) danışmak.
She took counsel with her lawyer: Avukatına danıştı.
katılırcasına gülmek, güle güle kasıkları çatlamak.
He made us cry with laughter: Okadar güldürdü
ki gözlerimizden yaş geldi.